17:00 Middlesbrough - Newcastle United
19:00 Fenerbahçe - Beşiktaş
20:00 Lyon - Valencienne
22.00 Sochaux - Bordeaux

maçlarını kaçırıcak olmak demek...



23:00 Sevilla - Barcelona ise muallakta... Meraklardayım bunuda kaçırıp kaçırmayacağımı...


Gündüz maçları konusunda bir düzenleme yapılmalı ve sayıları arttırılmalı acilen. "Sosyal hayat vs Futbol" sıkça rastlanan bir çakışma olmaya başladı.

Liverpool maçında kendisine verilen para ve önemin boşa olmadığını bir kez daha gösterdi Ben Arfa. Yetenekli olduğu şüphesiz, Eric Gerets gibi bir hoca da onun için büyük şans elbette.

Maçta dikkatleri çeken bir nokta da Ben Arfa'nın pembe kramponlarıydı !

1-Goikoetxea vs Maradona

83 yılında "Goiko" Maradona nın ayagını gerçekten iğrenç, insanlık dışı bir şekilde kırdıktan sonra maçın rövanşında hayata dair bakışında zerre kadar değişiklik olmadığını gösterir ve anlamsız bir pozisyonda Maradona nın kafasına doğru bir rövaşata yapar. Bunun üzerine İspanysa kralının önünde futbol tarihinin en unutulmaz kavgalarından biri başlar !






Kendisine ırkçı bir küfür eden (ne demişse allahın fransızına) Crystal Palace taraftarını fena benzetiş herhalde futbol ve kavga kelimeleri bir araya geldiğinde akla gelen ilk sahnelerdendir. Genç taraftar da kendisine doğru uçan agresif fransızdan çekinmemiş ilk şoku atlattıktan sonra karşılık vermiştir Cantona ya. Aferimdir ona, Cantona yı severiz o ayrı.

Tabi Türkiyeyle olan feodal bağından müt evellit bir sempati var Nouma ya biz Türklerde. Sevmeyeni fazla yoktur bizde. Ancak bu ünlü kavgada asıl olay ne kavganın şiddeti, ne Nouma nın bir anda olay yerine girip tokadı patlatması nede bu tokadın zaten antipatik bir karakter olan Leeds li Mills de patlamasıydı.

Asıl olay Nouma nın Uefa ya yaptığı savunmaydı. Pascal Nouma Uefa ya verdiği savunmada kavga eden arkadaşlarını ayırmaya gitt iği sırada ayağının kayıp Mills e yanlışlıkla "elinin çarptığını" belirtmişti. Efsane adamdın be P ascal.

Süper Rus geçtiğimiz haftalarda restini çekmiş, gitmek istediğini deklare etmişti. Menajerinin açıkladığına göre Arshavin i alma yarışında pole position Real Madrid inmiş.

E yakışır.

Çok hızlı, çok sağlam, yaşına göre müthiş olgun. Theo Weeks Ankaraspor un bu seneki çıkışında Özer Hurmacıyla beraber en çok dikkat çeken oyuncu oldu benim adıma. Bu 18 lik Liberyalı şaka gibi bir futbol oynuyor orta sahanın tam göbeğinde, neredeyse hatasız bir pas ortalaması, ileri oynayan bir futbol stili, ortalamanın kesinlikle çok üzerinde bir teknik ve bitmek bilmeyen bir enerji.

Geremi gibi Theo Weeks de üç büyükleri es geçip avrupa yolunu mu tutar? Yoksa bizim büyük balıklardan biri akıllı davranıp önceden kaparmı Theo yu bilmiyorum. Ancak kim alırsa büyük fayda görür ondan eminim...

Bu arada Theo Weeks dayanıklılık ölçütü olan Laktat testinde şimdiye kadar Aurelio yu geçebilen tek insan evladı olmuş... Eh, bundan iyi referans mı olur Fenerbahçe için? :)

Hayal kırıklıklarıyla dolu ikiside ama vaad edilen mutluluk o kadar tarifsiz ki. Ne kadar düşersen düş, kalkıp tekrar başlıyosun bir umut.

"Bir takımın en iyi oyuncusu Mehmet Aurelio ise o takım kötü bir takımdır", "Vasat, düz bir oyuncu" ... Bunlar malum pembe fularlı spor yazarı beyefendinin Aurelio hakkında yıllarca sarfettiği cümlelerdi...Ciddiye almadık, güldük ama söz konusu zat ın futbol bilgisini de dünya futbolu bir kez daha aşşağılamış oldu.

O Mehmet Aurelio önce Fenerbahçenin vazgeçilmezi oldu, sonra milli takımın vazgeçilmezi oldu. Şampiyonlar liginde haftanın karmalarına girdi. En sonunda rüyasının peşinden koştu ve 31 yaşında Real Betis e gitti. Gitti de bazıları gibi oraların yedeği, vasat rotasyon oyuncusu olmadı.

O' na Betis in kralı, Spartalı General diyorlar. Betis ten bahsederken " Mehmet' in Betis i " diyorlar bugün.

Fenerbahçeliler bir iç çeksin, Betis liler dua etsin. Büyük topçu bu Aurelio.

Higuain ve Gago nun takıma alıştığından bahsetmiştim birkaç yazı önce. Higuain sağolsun yazımı doğrular nitelikte 4 gol attı son maçında ve Marca ya bu başlığı attırdı, "El Nuevo İdolo" yani Yeni İdol.

Higuain kesinlikle ondan çok daha büyük beklentilerle gelen Robinho dan çok daha hızlı bir gelişim gösteriyor. Zaten Schuster ve Mijatovic in Robinho yu yollayip Higuain i tutmaları ona ne kadar güvendiklerinin en basit açıklaması.

Mijatovic onu "dünyanın en büyüklerinden" olacağını söylemiş, kulübün merchandise yüzleri arasında da en başlara çıkarmışlar Higuain i...

Kolay gelsin, boş ata oynamadıkları kesin bu defa.

Dün geceki maçların en iyisiydi, maçların en kötüsüydü.

Her Fenerbahçe - Galatasaray maçı keyiflidir, istisnasız. Bazen futbol adına hiç ama hiçbirşey bulunmaz, bazen bütün bir akşam bir direniş mücadelesi şeklinde kavga dövüşle geçer, bazen ise futbol şiirsellik noktasında yaşanır.

Dün gece bunların hiçbirinin aşırılığı yoktu ama hepsinden bir parça vardı.

1.dk dan 90.dk ya kadar, çok keyifli bir maçtı. Soguk biralar ve çerezler eşliğinde izledik maçı, ben ve iki galatasaraylı arkadaşım.

İtiraf etmeliyim, ilk golden sonra acaba bu maç farka mı gidicek diye düşündüm. Gitti. Ama ters yönde :)

Servet, Deivid, Josico, Lugano ve Gökhan Gönül maçın en iyileri olarak göze çarptılar. Zaman zaman Lincoln ve Hakan Balta Galatasaray adına parlasalar da performansları 90dk ya yayılmadı.

Bir paragrafı gurur ve utanç içerisinde Deivid e ayırmayı borç bilirim kendime. Bu müthiş adama ilk geldiği sene çok yüklendim, futbolculuğuna bile dile uzattım. Fakat o öyle bir utandırdı ki beni, her attığı golde, her çeviriği maçta, bir kez daha ona, onu tavsiye ettiği için Alex e ve ona güvendiği için Aziz Yıldırıma bir teşekkür borçlu olduğumu hatırlıyorum.

Bu arada,

Kasımda "4şk" başkaymış gerçektende ;) ...

L'unica bandiera e quella rossonera...Yani "Tek Sancak Kırmızı Siyahtır (Milan)". İşte Kırmızı Siyahlıların 2 yıl önce patlak veren ve Fossa Dei Leoni(Tribün koreografileriyle ünlü büyük taraftar grubu) nin kendini feshetmesiyle sonuçlanan olaylara bütün Milan tribünlerinin verdiği yanıttı bu...

Tıpkı Aziz Yıldırım ın verdiği "Tek Kimlik Fenerbahçelilik" mesajı gibi. Dünyanın pek çok yanında bu gibi olaylar yaşanıyor. Bugün Fenerbahçe muhalefetini de arkasına alan Genç Fenerbahçeliler isyan bayrağı cekiyorlar. Neden? Cünkü Aziz Yıldırım Türkiyede bunca zamana kadar süre gelmiş taviz ve teşvikleri kaldırdı artık tribünlerden.

Artık onlarda her Fenerbahçeli gibi bilet almak zorunda, onlarda kurallara uymak zorunda, onlarda koltuklarında oturmak durumundalar. Bu gibi yıllarca büyük cefakarlıkta bulunmuş taraftarların yeri elbette özeldir, hakları yenemez. Ancak çıkarları uğruna Fenerbahçe veya Fenerbahçe kulübu başkanına dil uzatırlarsa orada bu camia onlara "dur" demeyi bilir.

Aziz Yıldırım ise çetin cevizdir, öyle oyunlara, katakullilere gelmez. Bu çekişmenin bir ucunda GFB-S.Saran-T.Kıran, diger ucunda ise Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe camiasının %80 i var. Bu olayların en sıcak anlarını Fenerbahçenin başarısızlık anlarında yaşaması ise sanırım muhalefetin izlediği yol konusunda açık ve net bir fikir veriyordur herkese.

Büyük umutlarla alınıp ilk senelerinde beklentileri karşılayamayan ikili bu sene kendilerini bulmaya başladılar. Santiago Bernabeu da taraftarlar Arjantinlilere daha bir umutla bakıyor bu günlerde.

Öncelikle şunu netleştirelim, kadınlar futbolu sevmez(nokta). Gelgelelim buna karşın kadınlar ve futbol arasında o kadar benzer noktalar vardır ki bunu düşünen her erkeğin suratında haylaz bir gülümseme oluşur.

İkiside ekstrem mutluluk ve hüzüne sebep olurlar.
İkiside asla anlaşılamazlar.
İkisininde sonu hiçbir zaman belli değildir.
İkiside erkeklerin en önemli muhabbet konularıdır.
İkiside güç ve zerafetin muhteşem birleşimleridir.

Ve belkide en önemlisi, her ikisinin de yokluğu hayatı çekilmez kılardı.

Ben Fener-Cimbom maçlarının hayati önemini bilerek büyüdüm, tıpkı her Türk gencinin bildiği gibi. Taa ki yavaş yavaş futbolu öğrenene ve Fenerbahçeye olan tutkum olgunlaşana kadar. İşte bununla birlikte Fenerbahçe Galatasaray maçının önemini gerçekten kavrayabildim. Bu derbi hayatın anlamıdır, bu derbi tarihtir, bu derbi tutkudur, hayata bakış açılarının savaşıdır, efsanelerin karşılaşmasıdır. Bu derbi hayat verir.

Bir maça bu denli güçlü anlamlar yüklenmesini eminim ki çoğu insan anlamaz, ancak bizimde bunu anlamayacaklarla işimiz zaten yok değilmi?

Bizim işimiz hala kalbi atanlarla, bizim işimiz 90 dakika süren bir oyunun hayatı nasılda mükemmel bir şekilde özetleyebildiğini kavrayabilenlerle.

Bizim işimiz bu pazar, Kadıköy Şükrü Saraçoglu Stadında...Tek ihtiyacımız olan biraz çimen, birde meşin yuvarlak...

Güzel demişler. "War...War never changes..."

Galatasaray.org - Benfica 0 - Galatasaray 2 - 06.11.2008 21:14 (UEFA KUPASI)


Galatasaray bol yıldızlı Benfica yı rahat rahat yendi. Peki Fenerbahçe nin Kadıköy dominasyonuna son verebileceklermi? Bunu Pazar günü göreceğiz.

Baros, Lincoln, Arda, Kewell, Nonda vs David Suazo, Nuno Gomes, Pablo Aimar, Jose Antonio Reyes, Oscar Cardozo.

Heyecanla bekliyoruz.

Efsanelerin savasini Del Piero kazandı. Sampiyonlar liginde Raul Gonzalez Blanco ve Alessandro Del Piero bir kez daha, belkide futbollarıının en olgun ve ismen en kült hale gelmiş dönemlerinde karşıya karşıya geldiler. Maç güzeldi ancak bu iki şimdiden efsane olmuş, bayrak adam haline gelmiş ismin karşılıklı oynadıklarını görmek de ayrı bir keyifti tabi. Del Piero bu karşılaşmanın galibi olarak ayrıldı sahadan iki golünü de güzel hatıraların arasına ekliyerek elbette.

Christoph Daum bundan 5 sene önce Volkan için; "o kaledeyken dehşete kapılıyorum" demişti. O zamanda söylemiştim bunun yanlış olduğunu. Daum belki haklıydı ancak asla bunu bu şekilde dile getirmemeliydi. Gelgelelim Volkan bugünde bizi dehşete düşürmekten hiç vazgeçmiyor. Dün gece ise muhteşem performansıyla dehşete düşürdü bütün Fenerbahçelileri.

Volkan ya muhteşem bir kaleci olucak, sakinleşicek ve Arsenal - Manchester ayarı bir takımın yolunu tutucak yada sinirsel - mental sağlığını koruyamıyarak düşüşe geçicek ve Anadoluda biticek hikayesi. Çok ince bir çizgide şu anda, umarım herşey onun için iyisi olur.