Bir kez daha...  

Posted by Emir Kanca

Futbol, futbol asla değişmez. Endüstriyelleşmesi, zengin kulüplerin sözde dominasyonu vs. hepsi hikaye... Altyapıdan gelmiş 2-3 çocuğun sürüklediği Bursaspor kalktı, yüzlerce milyon dolarlık yatırımlara, medyanın gücüne, İstanbulun psikolojik baskısına kafa tuttu ve kazandı. İşte bu futbolun asla değişmeyeceğinin, zenginlerin oyuncağı olmayacağının kanıtıdır. İşte bu futbolun büyüsünün bir parçasıdır. Diğer sporlardan yada benzeri olgulardan futbolu ayıran şey hiçbir şartta dil, din, ırk, gelir düzeyi, sosyal statü ayırmaksızın insanlara o çocuksu heyecanı yaşatması değilde nedir ki? Fenerbahçe' nin şampiyonluğu belirleyecek son Trabzonspor maçı öncesi müthiş hoşuma giden bir sahne izledim. Doguş Holding İcra Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, LigTv muhabirine verdiği röportajın yarısında izin isteyerek "Şu an çok stressliyim, isterseniz maç sonu daha rahat konuşalım." minvalinde bir söz söyledi. Başka hangi fenomen milyarlarca dolar serveti olan, dev bir holding patronunu böylesine heyecanlandırabilir ki? Futbol herkese eşit davranır, zenginide fakiride aynı dozda üzer yahut sevindirir. Hobilerimin en özeli, tutkularımın en büyüğü olan oyun bir kez daha geçmek bilmeyen bir yaz tatilinin ardından hayatlarımıza geri döndü geçtiğimiz hafta. Israrlı ve tavrından emin şekilde tarz değiştiren bir Fenerbahçe, riskli zarlar atıp büyük yatırımlar yapan bir Beşiktaş, taraftarını bu yazıyı yazdığım güne kadar oldukça germeye devam eden Galatasaray ve sayısız güzel çeşitliliği ile diğer Anadolu takımları aylar sürecek uzun bir maratona bir kez daha start verdiler. Dileğim aynı geçen sene olduğu gibi bu senede takımlarımızın bize heyecan dolu bir lig yaşatmaları. Favorim mi? Aramızda kalsın ama Fenerbahçe.

Müziğin Hası  

Posted by Emir Kanca


Mümkün mertebe futboldan uzaklaşmamaya çalışsamda bunu koymadan yapamadım... Jack Black in şebek ama keyifli "School of Rock" filminde çocuklara Rock müziğini ögretmek için tahtaya cizdiği tablo...Film sırasında dikkat edilmeyen sonra merak edip bulmam üzerine şok yaşadım, tek kelimeyle arşivlik.

War...War Never Changes...#3  

Posted by Emir Kanca



5 saat 45 dakika kaldı. Kalp atışları hızlanmaya, adrenalin salgısı artmaya, mevcut gerginlik yavaş yavaş fiziksel semptomlar göstermeye başladı. Derin nefes alışlar, yerinde duramama hali ve pek çok benzeri...

Klasik derbi hikayelerini defalarca anlatmaya hiç gerek yok, herkes önümüzdeki olayın öneminin farkında. Bu bir savaş, ve bizlerde askerleriz. Sadece stadda oynanmaz bu maçlar, dost meclislerinde , kahvelerde, okullarda, e maillarda, internet sitelerinde , köşe yazılarında... Her bir küçük parçacık, her enerji molekülü bir bütünü oluşturur. O sinerji sahada futbolcuların içerisine, tribündeki seyirciye dolar... Ve bu muhteşem olayı bekleme safhası plastik bir düdüğün çıkaracağı tiz ses ile son bulur.

İki kardeş, iki düşman, iki rakip, iki dost... 3 renk...ama sonunda çıkacak sadece tek bir galip.

Maçların en iyisi, maçların en kötüsüdür Fenerbahçe - galatasaray maçları.

Hissediyorsunuz değilmi? O heyecan, o stress...:) İnsana kendini... nasıl desem? Canlı hissettiriyor.

Bu defakini bir Fenerbahçeli olarak daha bir farklı izleyecek olmamın tek sebebi uzun zamandan sonra takımın omurgasını Türklerin, hemde savaşçı Türklerin oluşturuyor olması...

Emre nin ekstraordiner durumu, Özer in sıradışı yeteneği, olay adam Mehmet Topuz' un ilk derbisi oluşu, Semih' in ispatlayacakları, Gökhan Gönül ün savaşı, Volkan ın Fenerbahçeliliği...

Ve bütün bu savaşçıların önünde kumandan Alex.

Bunun yanı sıra Galatasaray ın da bir o kadar göz korkutucu olan kadrosu ve yetenekli oyuncuları... Keita, Kewell, Arda, Baros , Nonda, Elano ve daha niceleri...

İnanılmaz bir maç olucak.

Bugün Abdülkerim Durmaz ı izledim "Yenilsende Yensende" programında, muhteşemdi. Şimdi Saffet Sancaklı konuşuyor, Rıdvan, Tanju ve ceplerinde hikayeleriyle sayısız savaş gazileri.

Ezeli rakibim Galatasaray a bir kez daha teşekkür ediyorum, onlar olmasa şu heyecanı, şu adrenalini asla tadamayacaktım.

Fenerbahçe ve Dostluk kazansın...

Saygılarımla.

Acun Ilıcalının "Devler Ligi"  

Posted by Emir Kanca


Aslında Acunu biraz tanıyan herkes ondaki futbol geçmişi ve takıntısını bilir...Çok da ekstra değil gerçi aynı ben ve pek çok arkadaşım gibi futbol delisi bir "çocuk" muş Acun...Herkesin yaptığı "ulan ne para kaldırıyor be yine" geyiklerinin aksine Acun bu defa hayalini kovalıyor...

Futbolu bu kadar özel yapan aslında basitliğidir, hayallerinizi kovalamanız için ihtiyacınız olan tek şey bir top müsvettesidir. Ne bir sahaya, ne bir yapıya, kaleye bile gerek kalmadan oynanabilmesi bu oyunun bu denli büyük bir fenomen oluşunda büyük rol oynar.

Ben 94 senesinde ilk defa bir futbol maçına gittiğimde (bilinçli bir şekilde tabi..) insanlar stadyuma dışarıdan tırmanarak biletsiz içeri girer, röportörler devre arasında, hatta ve hatta pozisyon aralarında sahaya dalar, seyirciler antrenman sahası basardı. Sergen Gayrettepe de vergi dairesinin beton zeminli bahçesine iner mahallenin çocuklarıyla maç yapardı...

Aradan az değil, 15 sene geçmiş... O günden bu güne çok şey değişti. Artık futbolcular daha ulaşılmaz, stadlar daha otelsi, antrenman tesisleri şehirden uzak ve etrafı çevrili... Herşey kurallar ile çerçevelenmiş o döneme göre çok daha düzenli.

Bu tabi güzel birşey...Kısmen!

Düzenin değişmesi beraberinde insanların o eski masum futbolu özlemelerine sebep oldu. Endüstriyelleşen futbol işin o sihirini, cocuksulugunu alıp götürdü. Zaten bu yüzdendir ki yukarda resmini gördüğünüz Jose + 10 tarzı Adidas reklamları ve reklam kampanyaları ortaya çıktı. Temel amaç insanların o özledikleri heyecanı, "down to earth" havayı tekrar yaşatabilmek...

Hatırlamayanlar için reklam şu şekilde gelişiyor... Jose ve uyuz arkadaşı efsanevi futbolculardan takım kuruyor, meksika nın bir ara mahallesinde maç yapıyorlar..Zidane ından tutun Beckenbauer ine kadar... Jose nin Defoe ya kaleci eldivenleri verişi, uyuz cocugun Zidane a taktiği anlatması unutulmaz anlarıydı reklamın...

Hepsi de o büyünün tekrar hissedilmesi içindi... Çünkü futbol o küçükken deftere çiziktirilen takımlarla, mahallede oynarken kendine Rıdvan demelerle güzelleşir...

Acun da o çogumuzun içindeki çocuga öyle bir dokundu ki hepimiz kitlendik ekran karşısında. Prodüksiyon hatalarıydı , ıvır dı zıvırdı çok kurcalamam oynadıkları her maçı izlerim!

Bir de hakkını vermek lazım, Acun bu işi çok iyi yapıyor..Neredeyse şampiyonlar ligi nin kendinden bile daha iyi bir logo ve reklam kampanyasıyla girdi bu işe...Tüyleri ürperiyor insanın...

Hele bu haftanın jeneriğinde bir Nouma - Erman Toroglu sahnesi vardı ki, kahkahalarla güldüm...

Futbol çok ilginç hadise, her milletten, her cinsten binbir türlü insanı, olgun, yaşı başını almışları dahil, öyle bir hale sokuyor ki dışarıdan bakınca şaşırmamak elde değil....Tarif etmek zor ama, sanırım insana kendini "canlı" hissettiriyor...

Bu devirde bunu hissedebilmek, paha biçilemez...

Serdar Bilgili' nin Laneti  

Posted by Emir Kanca


Bana göre Seba sonrası periyodda (ki bu önemli bir yüktür) önce zorlanmış, akabinde takımına çok iyi bir dönem yaşatmış Serdar Bilgili nin Beşiktaştan gidişini hatırlayan varmı?

Ben hatırlıyorum.

Takıma gelir yaratmak için çarşı grubunu kapalıdan açık tribüne geçirmek, bu sayede yıllık 10 milyon dolara yakın bir kaynak yaratmak istemişti Serdar Bilgili. Çarşı -bana göre- inanılmaz bir bencillik yaparak bu fikre çok net bir tepki göstermiş, başkana olan desteklerini kesmişlerdi. Dönemin yöneticisi Yıldırım Demirören -iddialara göre- bu durumdan faydalanmış , bir kısım kongre üyelerini ve taraftarları Serdar Bilgili ye bağırtmış, küfür ettirmiş, en sonunda da koltuğundan kaldırtmıştı.

Zarif, adil bir şekilde gelmeyen Yıldırım Demirören dün CSKA maçı malubiyetiyle yıllardır isyan ettirdiği Beşiktaş taraftarının bir kez daha çileden çıkmasına sebep oldu. Taraftarlar Moskova deplasmanı dönüşünde başkan Demirören e yumurtalarla saldırıp aracını tekmelediler.

Bir Cinnet hali söz konusu artık taraftarda, Mustafa Denizli nin egosu ile sürdürdüğü savaş, Yıldırım Demirören in umursamaz hatta pişkin tavırları camiayı çıldırtmış durumda.

Sabah olayların videosunu izlediğimde aklıma Serdar Bilgiliye ana avrat küfür edip saldıran taraftarlar geldi aklıma...Acaba şimdi ne düşünüyorlardir?

Demirören in gelişini sağlayan sahneler, gidişine de sebep olmak üzere..

Bazen...  

Posted by Emir Kanca


Senkronizasyon güzelleştirir futbolunuzu...

Fenerbahçe maçları Semih bitti diyene kadar bitmez...  

Posted by Emir Kanca


7de 7 yi getiren Semih oldu... Supersub yine sihirli dokunuşunu yaptı belki ama eski formundan uzaktı. Fenerbahçe sezon başından beri leblebi gibi gol pozisyonu buluyor ancak bir türlü bu pozisyonları gole çevirme yüzdesini yukarılara çekme noktasında ilerleme kaydedemiyor... Şu ana kadar sarı lacivertlilerin temel problemi bu. Mücadele var, savunma da problem yok, gol pozisyonu anormal sayılarda var...Tek sıkıntı gol noktasındaki efektivite eksikliği.

Volkan Ballı Guiza yı tutup şöyle bir Eyüp Sultan a filan götürse yada belkide güzel bir hamam ziyareti yaptırsa bu takım galibiyet serisini anormal noktalara çekebilir.

Mehmet Topuz müthiş, ortasahayı aldı derledi topladı Emre nin yokluğunda. Sağ beke çekildi, orada da çok iyi oynadı. Benim diyen bilmem kaç yıllık bek oyuncularının sıkıntı yaşadığı ters kademe konusunda bile göz doldurdu.

Aslında futbol çok güzel görünmemiş olsa da, herkes vasatın üzerindeydi Fenerbahçede. Bir tek Guiza "kötüydü"...

Ama Alex denen übermensch içinde bir iki kelam etmek lazım. Bir takımın başına gelebilecek en güzel şey bu adam, etrafını güzel donatın sadece. Donatın, o da size çocuklarınıza anlatacağınız türden bir rüya göstersin. Lefter...Rıdvan...Alex?

Twitter Updates

    Twitter' dan takip et

    İzleyiciler

    Beer

    Beer

    Dave Gilmour

    Dave Gilmour

    Michael

    Michael

    Mark Knopfler

    Mark Knopfler

    Jack

    Jack

    Zorba

    Zorba

    Stand Against Cancer

    Stand Against Cancer

    Blog United

    Alex

    Alex

    Zico

    Zico
    Nosso Rei

    Roberto Carlos

    Roberto Carlos

    Lugano

    Lugano
    Futbol Bloglarini Takip Edin