Son Kale Dustu, Peki Ya Simdi?  

Posted by Emir Kanca

Son kale olan Şampiyonlar Ligi kalesini İngilizler düşürdü dün gece. Fenerbahçede yönetim cephesi sakin bir görüntü çiziyor, hiçbir açıklama, hiçbir hareket yok. Aziz Yıldırım ve kurmayları taraftarın sinirlerini tel tel geren bir sükunet ve soğukkanlılık kazandılar geçen onca yılın ardından.
Doğrusu bu elbette, ancak bundan sonra yapılacak hamleler çok önemli. Luis' in koltuğu şu anda en çok sallanan mevki, o ayakta kalırsa bu defa da taraftar ayaklanır gibi görünüyor çünkü tribünler bir kelle istiyor açık ve net olarak.
Geçen sene her avrupa maçından taş gibi sağlam çıkan defansın Luis komutasında kevgire dönmüş olması da işin Luis aleyhine cabası.
Peki şimdi ne olucak? Devre arası takıma takviye yapılması kesin gibi. Luis Aragones giderse kim gelir? Şu andakinden kötü olabilir mi? Bunlar ise akıllardaki birincil soru işaretleri.
Uğur Meleke Star TV de Fenerbahçe nin Yaya Touré ile ilgilendiğini söyledi. Bu Aurelio yu aratmamak bir yana, upgrade edicek görüntüde bir transfer olur. Olabilir ise eğer tabi.
Özer Hurmacı, Nuri Şahin gibi isimlerde kulislerde yankılanmaya başladı şimdiden.

Fenerbahçede heyecan bitmez sevgili izleyiciler, sakın ekranlarınızın başından ayrılmayın! :)

Mucizeler, Fenerbahce ve Arsenal  

Posted by Emir Kanca


Mucize, tabiat kanunlarının çiğnenmesidir; bu kanunlar sağlam ve sabit tecrübeler ile tespit edilmiştir. Bunun aksine yapılacak bir ispat, mucizedir. Doğanın sıradan sürecinde gerçekleşen bir şey ise mucize olamaz elbette ki. Mesela sağlığı iyi gözüken bir adamın aniden ölmesi bir mucize değildir, çünkü bu tarz bir ölüm diğerlerinden daha sıra dışı gözükse de daha önce birden fazla bir şekilde gerçekleştiği gözlemlenmiştir. Ancak tamamen ölmüş olan bir adamın dirilmesi mucizedir, çünkü bu olay hiçbir zaman hiçbir şekilde daha önce yaşanmamış, görülmemiştir.

Fenerbahçe bu senaryoda, "ölü bir adamdır" ! Normal şartlarda Fenerbahçe nin İnter i, Manchester United i yada Chelsea yi yenmesi çok kolay olmasada olağan bir olaydır, sevinilir ancak tüyler ürpertmez. Gelgelelim şu anda Fenerbahçe nin bu haliyle ölü vaziyette yatarken doğrulup Arsenal i yenmesi tek kelimeyle mucize olur.

Peki bu akşam bir mucize gerçekleşebilirmi? Eğer sahada Alex varsa, Semih varsa, Guiza varsa, hele hele bu adamların üzerindede sarı-lacivert çubuklu Fenerbahçe forması varsa, herşey mümkündür.

Fenerbahçenin olduğu heryerde umut vardır.

İyi Şanslar Sarı Kanarya...

Ibra Kadabra ( bir kez daha )  

Posted by Emir Kanca


Bu hafta Zlatan Roma yı yendi.(nokta)

River : 0 Boca : 1  

Posted by Emir Kanca

Lucas Viatri nin attığı ve Boca ya maçı kazandıran gol dışında heyecan verici birşey yoktu El Monumental de bu pazar. Superclassico, Roma - İnter ve Atletico - Real maçlarının çok gerisinde kaldı heyecan olarak.

Golün assist i ise adamım Riquelme dendi tabi bu arada.

FUTBOL BUDUR ! (Atletico: 1- Real: 2)  

Posted by Emir Kanca


Başka diyecek hiçbir şey yok, bir aşk hikayesi gibi, ihtiras, şiddet, şehvet, tutku herşey vardi bu maçta.

Real - Atletico derbisi tek kelimeyle muhteşemdi. Blog u açıp 1-1 e göre yazıyı yazmaya başlamak üzereydim ki soldan yaldır yaldır içeri giren Royston Drenthe yi gördüm, bir anlık karanlık ve hakem elini aşşağı doğru indirmeye başladı. Bir anlık karanlık, ve herşeyin ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha gösterdi bize futbol.

Gonzalo Higuain belki maçta hiçbirşey yapmadı ama o penaltıdan sonra gerisini kimse hatırlamayacak.

De La Red, Assunçao, Pepe, Nistelrooy, Simao Sambrosa...Vay canına. Heitinga yı ise Atletico taraftarı affedebilecek mi merak ediyorum, ben çok zorlanırdım açıkcası.

Maça dair teknik yorum yapmak anlamsız, ancak izlemeyenler için özetlemem gerekirse, 1.dakikada (evet "1") Nistelrooy un golüyle Real öne geçti, daha ilk yarı bitmeden iki taraf da 10 kişi kalmıştı. Dakika 90' da Simao Sambrosa muhteşem bir frikik golüyle takımına beraberligi getirdiysede sonrasında Real Madrid le dalga geçilmeyeceğini bir kez daha tüyler ürpertici bir şekilde gördük. 95' de Royston Drenthe soldan içeri girdi, Heitinga affedilemeyecek bir saçmalama anında Drenthe yi indirip penaltıya sebep oldu. E Higuain de affetmedi tabiki... Skor 2-1. Yaşasın Futbol.

Emir' in notu: Bu şeyi (maç demeye zorlanıyorum) izledikten sonra gel de Fenerbahçe Kocaeli maçını yaz...

Mano De Dios  

Posted by Emir Kanca


Hala insanın tüylerini diken diken ediyor değilmi?

CANNES DAN ARSENAL E FENERBAHÇE  

Posted by Emir Kanca


Ilk maç şok bir skorla 4-0 bitmiş, Fenerbahçe darmadağın olmuştu. Sarı Lacivertli ekip ne akla hizmetse umudundan hiçbirşey kaybetmemiş, Türkiyeye dönen takımın oyuncuları bir bir iddialı demeçler veriyordu, e çocuktuk tabi, bir heyecan, bir hırs bekledik maçı beklemeye.

Mümkünmüydü ki yahu? 4-0 dan bir tur çevrilebilirmiydi? Ama çevrilse ne müthiş olurdu dimi? Oof of. Bir münakaşalar bir muhabbetler derken Fransız ekibi geldi İstanbula ertesi hafta. E bizde dururmuyuz, babamla tuttuk Kadıköy yolunu, bir deli umut içimizde.

Arabayı favori ara sokağımıza park ettik, yürüdük yolu stada kadar. Sucuk ekmek-ayran ritüelini gerçekleştirdikten sonra adım adım debelenmeye başladık sırada. Ve o inanılmaz an, merdivenlerin bitip de uçsuz bucaksız gelen o parlak yeşil zeminin büyüleyici görüntüsü. Onbinlerce insan bir ağızdan şarkılar söylüyor, bütün alem bir sarı biliyor bir lacivert, gerisi unutulmuş sanki.

O ilk 11'den bugün futbol oynıyan kalmadı sanırım, son kalan Tayfur da geçen sene bıraktı futbolu. Kemalettin, Oguz, Aykut, Asker Bülent, Nielsen, kalede de Engin tabi. Yedeklerin arasında ise Rüştü, Murat Şahin, Emre Aşık gibi hala futbol hayatını sürdüren tanıdık isimler vardı.

Gelelim maça, elbette ki beklenilen fenomenal olay gerçekleşmedi ve Fenerbahçe maçı 5-1 lik bir hezimetle tamamladı. Perdeyi açan ise kendi kalesine attığı gol ile Tayfur Havutçuydu.

Maçtan çıkınca arabaya doğru yürümeye başladık, çığrından çıkmış trafiği kontrol altında tutmaya çalışan Polis bizi görünce kaç kaç bitti beyler diye seslendi. Üzerimizde atkılar, formalar o sorudan kaçma şansımız yok tabi, 5 attılar diye cevapladık. Güldü, yine mi yahu? dedi. İlk maç 4 yemiştik ama onu irdeleyecek ne yüzümüz vardi ne takatımız.

O günü yaşamış bana, bugün Porto ya yenilmişiz, Kiev le berabere kalmışız pek koymaz. Hele ki takımım 6 ay önce Şampiyonlar liginde önüne geleni devirerek çeyrek finalist olmuş ise hiç koymaz bir kere bu böyle bilinmeli. Cannes maçından önce umutlanmış bu gönüller, Arsenali beklemezmi avuçlarını ovuşturarak? Burası Fenerbahçedir, burada umutlar bitmez!


Küçük ve sevimli bir not: O gün Kadıköy e gelen Cannes takımının önliberosu Patrick Vieira, oyun kurucusu ise Johan Micoud idi. :)

CLAİREFONTAİNE  

Posted by Emir Kanca



Paris' in 50km güneybatısında bir kasaba, adı Clairefontaine-en-Yvelines. Bu kasaba dünyanın belkide en iyi futbol akademisini barındırıyor içinde, tam adıyla "Le Centre Technique National Fernand Sastre" ancak genel olarak bilinen adıyla "Clairefontaine".

Müthiş bir doğal atmosferin göbeğinde görkemli bir Fransız ortaçağ malikanesi ve onun uçsuz bucaksız arazisine kurulmuş bu akademi. Fransız Futbol Federasyonu (F.F.F) in kontrolünde yapılanmış ve 1988 yılında kapılarını açmış ilk defa.

Fransada ülke topraklarını çevreliyen sekiz tane daha futbol akademisi var (Castelmaurou, Châteauroux, Liévin, Dijon, Marseille, Ploufragan, Vichy ve Reims) ancak bütün bu futbolcu portföyünün sadece en iyileri Clairefontaine de yetişme ayrıcalığını kazanıyor. Tabi bunun sonucunda ortaya çıkan jenerasyon da gidip bütün majör kupalara damga vurabilmiş.

Thierry Henry, Nicolas Anelka, Louis Saha, William Gallas, Jerome Rothen, Hatem Ben-Arfa, Abou Diaby, Jeremie Aliadiere Clairefontaine in gurur kaynakları listesinden ilk akla gelen isimler.

Clairefontaine' in bu yetenekli çocuklara sağladığı imkanlar ise tek kelimeyle inanılmaz. Tam 56 hektar toprağa yayılmış 66.000m2 doğal çim zemin, kapalı futbol sahası, fitness center, sadece medical servislere ayrılmış bir bina, restoranlar, caféler ve 3 tanede tenis kortu (?).

Bizde şöyle Gebze taraflarına bir Clairefontaine açsak fena mı olurdu? :)

Polat'ın Skibbe Kumari  

Posted by Emir Kanca


Takımı yavaş yavaş oturtan Skibbe nin aynı şekilde yavaş yavaş altı oyulmaya başlandı. Muhtemelen Galatasaray tarihinin en kuvvetli kadrolarından biri ciddi bir yönetimsel başarı ile bir araya getirilmişken teknik direktörünüzü 5.haftadan "dürtmeye" başlamak ne derece akıllı bir harekettir?

Kabul edelim, Davala ve Boekamp' ın kovulmaları "Mission Skibbe" nin ilk adımıydı. Niyetlerini belli ettiler, bundan sonraki hamlelerin ne olacağı meçhul. Ancak Adnan Polat'ın yaptığına akıl sır erdirmek mümkün değil, rakipler bir garip kaos halinde, Beşiktaş hoca değiştirmiş, Fenerbahçede Aragones in koltuğu sallandıkça sallanıyor ve başarısızlık had safhada. E bu durumda tek yapmak gereken minimum sallantı, maksimum sükunet ile yavaş yavaş arayı açmak!

Neden göz göre göre kendi takımını karıştırır bir insan, anlamak mümkün değil.

Bir bildikleri varmı? Zaman göstericek...

GLOBOFENER  

Posted by Emir Kanca


Brezilyanın ünlü futbol sitesi "globoesporte" de dolaşırken yüzümde bir gülümseme oluşturan görüntü. Globofener?

Sarı, Lacivert, Beyaz, Kırmızı...  

Posted by Emir Kanca


Superclassico yani Boca Juniors-River Plate derbisi bu pazar oynanıcak. Pazar günü için daha güzel bir uğraş olamaz... Bira lar, çerezler, Riquelme, Buanonotte, Palacio, Falcao...

İşte hayat bu, sarı-lacivert-beyaz-kırmızı...

"Her son yeni bir umuttur, her başlangıç bir kuşku..."  

Posted by Emir Kanca


Güzel demiş Bülent Ortaçgil, ilk aklıma gelen cümle oldu Mustafa Denizli Beşiktaşla anlaşınca.

Beşiktaş taraftarı çok huzursuz, homurdanmalar daha ilk günden başladı. Açıkcası Mustafa Hoca nın yanlış bir seçim olduğunu düşünüyorum, kötü hoca olduğu için değil kesinlikle ama Beşiktaş' ın sıkıntılarına derman olabilecegine inanmıyorum.

Önümüzdeki günler neler göstericek bilinmez ama Demirören bir kez daha sabredemedi...Bu kadar popülist hareketlerle kendini kurtarmaya calışma hakkı olmamalı bir başkanın.

Eski, Yeni Tüfekler  

Posted by Emir Kanca




O kadar genç yaşlarda piyasaya çıkıp o kadar çok konuşuldular ki, ne kadar genç olduklarını unutuyor insan onlardan bahsederken.

Dunga'nın Seleçao su açıklandı, forvet ikilisinin Robinho ve Adriano dan oluşacağı kesin gibi. Problem çocuklar hem kendi taraftarlarını, hem rakip taraftarları korkutmaya devam ediyorlar.

Tabi bu sırada yaptıkları işten keyif almayıda unutmuyorlar...

Daniel Montenegro  

Posted by Emir Kanca





Independiente bu sene kötü gidiyor ve Montenegro bile engel olamıyor kötü gidişe. Son Huracan malubiyeti kırmızı beyazlıları ligin iyice altlarına sürükledi. Benim adamım ise her zaman olduğu gibi takımının en iyisiydi.

Bu adamı üç büyükler neden hiç düşünmedi bunca zaman anlamak mümkün degil. 29 yaşındaki sihirbaz Arjantinde ilk sivrildiğinde 20 yaşındaydı ve yeni Maradona olarak adlandırılıyordu (bir bana yapıştırmadılar o etkiketi de neyse) . Milli takıma girdi, avrupa yoluna düştü ancak işler bir türlü yolunda gitmedi. Son yıllarda ise artık akıllandı mı, yoksa Arjantin mi yaradı tekrar bilmiyorum ama şiir gibi bir futbol oynuyor Montenegro.

En son geçtiğimiz aylarda FC Porto için 6m € luk bir bedelle adı geçiyordu, sonra ses seda çıkmadı. Bir gün Türkiyeye düşse yolu da izlesem doya doya.

Fenerbahçe'nin son durumu...  

Posted by Emir Kanca


Maç sonrası görüntüleri kurcalarken karşıma çıkan resimlerin hepsi yukardakine benziyordu. 1 Fenerbahçeli 2 ila 5 arası Kayserispor lu futbolcu girmiş her kareye.

Sizcede objektif sahadaki futbolun durumunu çok güzel yansıtmamışmı?

Twitter Updates

    Twitter' dan takip et

    İzleyiciler

    Beer

    Beer

    Dave Gilmour

    Dave Gilmour

    Michael

    Michael

    Mark Knopfler

    Mark Knopfler

    Jack

    Jack

    Zorba

    Zorba

    Stand Against Cancer

    Stand Against Cancer

    Blog United

    Alex

    Alex

    Zico

    Zico
    Nosso Rei

    Roberto Carlos

    Roberto Carlos

    Lugano

    Lugano
    Futbol Bloglarini Takip Edin